Üniversitemiz Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü “Sektör Profesyonelleriyle Kariyer Gelişimi-6”, programında TÜBİTAK Bilim ve Toplum Başkan Yardımcısı Fatma Başar’ı konuk etti. Yahya Kemal Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Kâmil Şahin, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Kasım Binici, Dr. Öğr. Üyesi Ali Kavak, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz’ın açılış konuşması ile devam etti.


Üniversitede diplomanın artık tek başına yeterli olmadığını asıl önemli olanın öğrencilerin kendilerini geliştirmelerinin ve yetkinlik kazanmalarının olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz, “Bu etkinliklerin resmî kısmına geçmeden önce, benim açımdan özel bir tarafı olduğundan kısaca bahsetmek isterim. Malumunuz, Rektör Yardımcılığı görevim nedeniyle her dönem bir ders verebiliyorum. Bu da doğal olarak sizlerle sınıf ortamında yeterince bir araya gelmemizi zorlaştırıyor. Ancak gerek öğrenci topluluklarının düzenlediği etkinliklerde gerekse sektör profesyonelleriyle yapılan bu tür buluşmalarda sizleri yeniden görmek benim için büyük bir mutluluk kaynağı oluyor. Biz hocalar akademiyi, her yeni öğrenciyle birlikte biraz daha gençleştiğimiz için isteriz. Sizin dinamizminiz, enerjiniz bizi deyim yerindeyse ayakta tutar. Elbette makale yazmak, bildiri sunmak, akademik üretimde bulunmak çok kıymetli; çünkü bu yolla ülkemizin ve dünyanın çeşitli problemlerine çözüm üretmeye çalışıyoruz. Ancak yıllar önce üniversitede hoca olmayı istememin en temel nedenlerinden biri de buydu: Sizlerle birlikte yeni şeyler görmek, sizlerden öğrenmek ve bu etkileşimi yaşayabilmek. Bugünkü etkinliğimiz, sektör profesyonelleriyle kariyer gelişimi üzerine. Üniversitemiz genelinde düzenlenen bu programlar, öğrencilerimizin mesleki donanımını artırmayı hedefliyor. Özellikle şunu açıkça ifade etmek gerekir ki artık yalnızca diploma yeterli değil. Hatta bazı mesleklerde diploma, birkaç yıl içinde güncelliğini yitiriyor. Çok hızlı değişen bir dünyadayız. Benim kuşağım büyük bir dönüşüme, değişime tanıklık etti. Derslerde de zaman zaman anlatıyorum: Telefona yazılmak diye bir kavram vardı, mahallede bir ya da iki evde televizyon olurdu. Bugün geldiğimiz noktada ise hepimizin elinde televizyon var. Evlerimizde zaten iki, üç tane var. Her evde birden fazla bilgisayar var, bilgiye erişim saniyelerle ölçülüyor. Eskiden belli bir bilginin iki katına çıkması onlarca yıl alırken, bugün bazı alanlarda bu artış yıllık, hatta daha kısa sürelerde gerçekleşiyor. İşte bu nedenle diploma, mesleğin kapısını açan anahtardır; ama kapıdan girdikten sonra sizi içeride tutacak olan şey yetkinliklerinizdir. Bu doğrultuda çok yakında Üniversitemiz bünyesinde sosyal transkript uygulamasını da hayata geçiriyoruz. İsteyen öğrencilerimiz için hazırlanacak bu sistemde; topluluk çalışmaları, etkinlikler, gönüllülük faaliyetleri gibi pek çok unsur yer alacak. Özellikle Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü öğrencileri bu anlamda oldukça avantajlı; çünkü topluluk faaliyetleri açısından çok güçlü bir birikime sahipsiniz. Eskiden ‘Batı’da işe alımlarda bunlara bakılıyor’ denirdi. Bugün ise bunu doğrudan iş ilanlarında görüyoruz: takım çalışmasına yatkınlık, esnek çalışma saatlerine uyum, iletişim becerileri… Elbette Bilgi ve Belge Yönetimi mezunu olmak şart ama bu yalnızca başlangıç. İşte biz de bu etkinliklerle sizleri alanın ustalarıyla, deneyimli isimlerle bir araya getirerek bu yetkinlikleri kazandırmayı amaçlıyoruz. Ben de yıllar önce sizin oturduğunuz sıralarda oturuyordum. Dört yıl boyunca, bugün sahip olduğunuz bu kadar yoğun ve nitelikli mesleki etkinlik imkânının olduğunu açıkça söyleyebilirim ki hatırlamıyorum. Şimdi ise neredeyse her dönem, alanında çok güçlü isimlerle bir araya geliyorsunuz. Bugün aramızda bulunan Fatma Başar bunun çok somut bir örneği. Mesleğe kütüphaneci olarak başladı, bugün çok özel bir kurumda üst düzey bir görevde bulunuyor. Bu da bize şunu açıkça gösteriyor: Bu bölümden mezun olduğunuzda yalnızca kütüphanede ya da arşivde çalışmak zorunda değilsiniz. Eğer farkınızı ortaya koyarsanız, yolunuz çok farklı yerlere açılabilir. Yarın bir gün içinizden biri Cumhurbaşkanlığında, TÜBİTAK’ta ya da bambaşka bir alanda karşımıza çıkabilir. Hayal etmezseniz, hedef koymazsanız, yalnızca mevcutla yetinirsiniz. Oysa daha yukarısı mümkün. Akademide de böyledir, meslek hayatında da. Üretmek, sorun çözmek ve kendinizi sürekli geliştirmek sizi görünür kılar. Sizlere alanında gerçekten çok güçlü, ‘on numara beş yıldız’ isimleri getirmeye çalışıyoruz. Onlar deneyimlerini anlatıyorlar. Ama etkinliklerin asıl değerli kılacak olan sizlerin soruları olacak. ‘Ben yarın orada olmak için ne yapmalıyım?’ sorusunu sormaktan çekinmeyin. İşte o zaman bu buluşmalar gerçek anlamda karşılığını bulur.” şeklinde konuştu.


Bilgi ve Belge Yönetimi bölümünün yalnızca bir meslek alanı değil, aynı zamanda doğru karar alma süreçlerini mümkün kılan bir sistem kurucusu olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan TÜBİTAK Bilim ve Toplum Başkan Yardımcısı Fatma Başar, “Yaptığımız işler; mezun olduğumuz bölümün, okulumuzun ya da mesleğimizin sınırlarıyla sınırlı değil. Bunu hayatın içinde çok net görebilirsiniz. Bu bölümü bitirip yalnızca klasik anlamda kütüphanecilik yapan kişi sayısı gerçekten çok az. Evet, var ama sınırlı. Buna karşılık, bu bölümden mezun olup hem kendisi için hem de çevresi için yeni yollar açan, farklı alanlarda başarıyla ilerleyen çok sayıda meslektaşımıza bizzat şahit oldum. En önemlilerinden biri Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz. Dolayısıyla önümüzde çok güçlü rehberlik eden bir kadro, çok değerli meslektaşlarımız ve rol modellerimiz var. Sizler de onlarla yürüyerek, bu mesleği bizim hayal edebildiklerimizin çok daha ötesine taşıyacaksınız.” dedi.

Bilginin merak duygusuyla birleştiğinde dönüştürücü bir güce sahip olduğunu dile getiren Fatma Başar, “Ben fikir üretmeyi seven, her seferinde ‘bu işi başka nasıl yapabiliriz?’ diye düşünen biriyim. Lisedeyken lakabım ‘Sivri’ idi. Bunun sebebi, her defasında farklı ve sivri fikirler ortaya koymaya çalışmamdı. Arkadaşlarım da benden bunu bekledikçe, ben kendimi sürekli yeni bir fikir üretme çabası içinde buldum. Şimdi mesleğin biraz romantik anlatısına gelirsek hayatımı etkileyen bir anı paylaşmak isterim. Bir toplantıda yaşanan bir durum sonrasında biri şöyle demişti: ‘Ya sakin ol, bir kütüphaneciye sor.’ Bu cümle beni ilk duyduğumda çok etkilemişti. Demek ki kütüphaneci her şeyi bilebilen ve bildiğini aktarabilen kişi olarak görülüyordu. Kendimi çok önemli hissetmiştim. Ancak zamanla bunun pek çok meslek için söylenebilecek romantik bir yaklaşım olduğunu fark ettim. Gerçek olan şuydu: Kimin neyi bilmeye ihtiyacı olduğunu bilen kişi olmak. Bu okulu bitirdikten sonra, başta kendim olmak üzere çevremde karşılaştığım her insanın, her mesleğin, her davranışın hangi bilgiye ihtiyaç duyduğunu zihnimde çok net görebildiğimi fark ettim. O bilgiyi her zaman bilmiyorum; ama nerede bulunacağını biliyorum. Bu bölümü bitirdiğinizde elinizde çok güçlü bir silah olacak. O da bilginin, duyguyla birleşmiş hâli olan meraktır. Bu merakı küçük çocuklarda görürsünüz. Üç, dört, beş yaşına kadar olağanüstü güçlüdür. Sonra alışkanlıklar, öğretilenler ve konfor alanlarıyla törpülenmeye başlar. Oysa bu mesleğin mensupları, eğer merakın peşini bırakmazlarsa; merakı merak eder, merak ettirirlerse inanın önlerinde durabilecek hiçbir şey yok. İnsanların severek ve isteyerek öğrenebildiği tek şey, merak ettikleridir. Peki Bilgi ve Belge Yönetimi bu noktada bize ne kazandırır? Sistem kurma yeteneği. Sistem kurucu olmak demek şudur: Kimin neyi merak ettiğini, kimin neye ihtiyaç duyduğunu ve bu ihtiyacın nasıl karşılanacağını çözümlemek ve buna uygun bir yapı kurmak. Bu sistemi doğru kurduğunuzda, insanların doğru davranmasını da sağlarsınız. Ve bu, günümüz dünyasının en çok ihtiyaç duyduğu yetkinliktir. Peki sen bunları söylüyorsun da ne yaptın? Derseniz, buna cevap olarak DergiPark derim. DergiPark yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da bir marka. Günlerce, gecelerce, aylarca, hatta yıllarca bunun altından kalkmaya çalıştım. Heyecan duydum, zorlandım ama bir başladığımda da asla peşini bırakamadım. Bugün açıkça söyleyebilirim ki DergiPark, benim için artık kendi çocuğumdan farksız bir şeydir. Şimdi burada küçük bir hikâye daha var. Aslında bu hikâyenin asıl kahramanları sizlersiniz. Çünkü Bilgi ve Belge Yönetimi mezunları, karşılaştıkları insanlara biraz farklı bakar. Siz de öyle bakıyorsunuz. İnsanların neyle değer kazandığını, neye ihtiyaç duyduğunu, ne zaman kendini daha iyi hissedeceğini sezebilirsiniz.” diye konuştu.

Program, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz’ın Fatma Başar’a hediye takdim etmesi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.


